Köşe Yazısı

OLMAYAN HASTANIN İLACI DA OLMAZ!

2.55Kgörüntülenme

Bir aile hekimliği biriminde bir hekim ve bir aile sağlığı çalışanı bulunmaktadır. Yani yaklaşık 4000 kişiye sağlık sunumu yapan aile sağlığı çalışanı sayısı sadece 1. Özellikle Urfa gibi gebe sayısı ve dolayısıyla bebek sayısının çok olduğu yerlerde 1 aile sağlığı çalışanı kesinlikle yetmemektedir. Bakanlıkla yapılan görüşmelerde bu durum defaatle dile getirilmiştir. Sayının yetersiz olduğu Bakanlık tarafından da kabul edilmiş ve en azından her 3 birime ekstradan 1 aile sağlığı çalışanı daha verilmesi kararlaştırılmıştır. Geldiğimiz durumda 3 birime bir aile sağlığı çalışanı vermek bir yana hiç aile sağlığı çalışanı olmayan birimler var maalesef. Yaklaşık 530 aile hekimliği birimi bulunan şehrimizde 80 civarı birimin aile sağlığı çalışanı yok. 80 azımsanamayacak bir sayı. Çünkü 80 birim demek 320 bin civarı kişiye sağlık sunumunda sorun yaşamak demektir. Birim başına ortalama 70 gebe olsa 5600 gebenin takibinde birebir ilgilenecek kişinin olmaması demektir. Bunlar azımsanacak sayılar değil ve bahsedilen sadece yapılan sağlık sunumlarından bir kısmı. Bebek aşıları, boy-kilo takipleri, 15-49 izlemleri, kanser taramaları gibi daha bir çok iş var. Bu şekilde boş birimlere ivedilikle hemşire alımı yapılmalıdır ve sonrasında Bakanlığın da söz vermiş olduğu her 3 birime ekstradan 1 aile sağlığı çalışanı uygulamasına başlanmalıdır.

Günümüzde hekimler olarak enteresan problemlerle uğraşıyoruz. Dünyanın her yerinde bir hasta hekime gider şikayetlerini söyler, muayenesi yapılır gerekli tetkik varsa istenir velhasıl ilaçları yazılır. Bundan daha doğal bişey olabilir mi? Ama bizde hastanın yakını geliyor ‘’hocam çocuk okulda biraz üşütmüş bize ilaç yazın eczaneden alalım’’ yada ‘’annem yaşlı gelemedi bu ilaçları var yazabilirseniz eczaneden alalım’’ bu şekilde hastanın kendisi yok ama yakını tarafından söylenen şikayetlerle tedavi verilmesi istenen bir çok hasta yakını başvuruyor. Öncelikle bu istenilen şey kesinlikle suçtur. Hekim tarafından düzenlenen belgeler hastanın ihtiyacı olan ilaçların ve malzemenin , sahip olduğu özrün, sağlamlığının veya hastalığının belgesi olmakla birlikte aynı zamanda hastanın muayene edilen yerde hekim tarafından muayene edildiğinin de belgesidir. Bu nedenle, hasta görülmeden, hasta ile ilgili düzenlenen her türlü belge, sahte olarak kabul edilmektedir. TCK dışında, ”1219 sayılı tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı icrasına dair Kanun ‘un” 73. Maddesi ’’ Protokol defterlerinde tahrifat yapan ve mugayiri hakikat malumat derceylediği (gerçeğe uygun olmayan bilgi kaydetmek) sabit olan tabipler, diş tabipleri, dişçiler ve ebeler Türk Ceza Kanunu’nun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.’’ şeklindedir. Sonuç olarak düzenlenen evraktaki diğer bilgiler doğru olsa bile, hasta poliklinikte görülmeden yapılacak işlemleri 1219 sayılı kanun maddeleri gereğince, belgede sahtecilik suçu hükümlerince değerlendirilecektir. Kanunlarımız hastanın kendisi olmadan ilaç yazılmasına kesinlikle müsaade etmiyor. Mantıklı olan da bu zaten. Ama nedense ilaçları yada hastalığı küçümseme modundayız toplum olarak. İnsan hayatı ucuz mu deriz ya birçok durum karşısında. İşte o insana kıymet veriliyorsa ilaç yazmadan önce hekim muhakkak görsün. Bazı hastalara hekim tarafından sorulan bir iki soru bile çok faydalı bilgiler verebiliyor kişinin sağlığı hakkında. Yatalak hastaları ayrı tutuyorum onların polkliniklere gitmesi elbette çok zor. Tabii bu şekilde olan hastalar içinde evde sağlık birimleri var. Hastane bünyesinde oluşturulan evde sağlık birimleri yatalak hastaların gerekli muayene ve tedavisini evlerinde yapıyorlar. Bir diğer husus özellikle yeşilkartlı hastaların ücretsiz olarak başvurabilecekleri devlet hastaneleri varken bunun yerine ücret ödeyerek özel hastanelere gitmeleri ama nedense kendilerine yazılan ilaçlara para ödemek istememeleri. Bu durumda ne oluyor, hasta özel hastanede yazılan reçetesindeki ilaçları eczaneden ücretini ödeyerek almak yerine ekseriyetle aile hekimlerine geliyor ve ilaçlarını yazdırmak istiyor. İlaçları yazılmayınca da hakkı yenmiş gibi veryansın ediyor. Her hekim kendi reçetesinden, kendi tedavisinden sorumludur. Bu bir yana SGK kişilerin sağlık giderlerini hangi şartlar altında ödeyeceğini belirlemiştir. Bu şartlara uymayan hasta, hekim ve hastanelere yaptırım uygulayabilir ve uyguluyor. Hastaların bu şekilde bilerek yada bilmeyerek kanunsuz uygulamalarda ısrarcı olmamalarını gerekir. Bu konuda ki kuralları hekimler koymuyor ama herkes gibi bu kurallara uymak zorunda. İnsanların tercih hakkı var. Ya SGK tarafından belirlenen çerçevede sağlık sunumundan faydalanacaklar yada bu uygulamanın dışında giderlerini kendileri karşılayacaklar. Bunun suç olduğu ve cezasının hiç de küçümsenmeyecek şekilde olduğu kamu spotlarıyla halka duyurulursa belki farkındalık oluşturulabilir. Ama öncelikle biz hekimler yetkilerimizi ve uymak zorunda olduğumuz kuralları bilmeliyiz ki işimizi hakkıyla yaparken kendimizi de yasal olarak güvence altına alabilelim.

Unutmayın SGK inceleme yapmak için geriye dönük olarak 10 yıllık bir zaman dilimine sahip. Bugün yaşadığımız sıkıntılı bir durum 10 yıl sonra bile karşımıza çıkabilir.

Dr Harun M. ATMACAOĞLU
ŞUAHED YÖNETİM KURULU ÜYESİ
ŞUAHED HUKUK KOMİSYONU BAŞKANI

Dr. Harun Atmacaoğlu

Dr. Harun Atmacaoğlu

ŞUAHED Yönetim Kurulu Üyesi