SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI NASIL OLMALI?
17 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete’de ‘‘Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’ başlığı ile yeni kanun maddeleri yürürlüğe girdi. Başlıkta geçen ‘bazı’ kelimesiyle anlatılan biz sağlık çalışanlarıyız. 30 maddelik Yükseköğretim Kanunu’nun arasına bir madde ile sıkıştırılmaya çalışıldık. Sağlıkta şiddet yasası olarak deklare edilen bu kanun maddesinin ‘bazı’ faydaları olmakla beraber sorunları çözmekten çok uzaktır. Bu şekilde çıkartılan kanunların maalesef uygulamada hiçbir faydasının olmadığını gördük. Sağlıkta şiddeti bitirmek gibi bir niyetin olmadığı algısı hekimler arasında gittikçe kuvvetlenmektedir.
Yeni Kanunda Neler Var?
MADDE 28 – 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 12 nci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere ilgili fıkra ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan kasten yaralama (madde 86), tehdit (madde 106), hakaret (madde 125) ve görevi yaptırmamak için direnme (madde 265) suçlarında;
- a) İlgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır.
- b) Türk Ceza Kanununun 51 inci maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.”
“Şiddetin vuku bulduğu sağlık kurum ve kuruluşunda, faile veya yakınına mağdurun verdiği hizmeti verebilecek başka sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeli bulunması halinde hizmet ilgili diğer personel tarafından verilir.”
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 12 nci maddesine eklenen maddelerle cezalar yarı oranında arttırıldı ve hapis cezasının ertelenmesi kaldırıldı.
İlk bakışta güzel bir düzenleme gibi görünmesine rağmen detaylandırdıkça uygulamada değişen bir şey olmadığı görünüyor.
-Alt sınırı genel olarak 6 ay ve daha kısa olan cezaları yarı oranında arttırınca bu süre en fazla 9 ay oluyor. Uygulamada zaten 2 yılın altındaki hapis cezalarında hükmün açıklaması geriye bırakılıyor ve kişi 1 gün bile hapis yatmamış oluyor. Elbette bunun şartları ve detayları var ama basında ve kişiden kişiye aktarılan şekli ile ‘‘ Hastanede hemşireye saldırdı ve serbest bırakıldı! Asm’de hekime saldıran kişi serbest bırakıldı!’’ böyle oluyor. Bu durum kendini bilmez kişilerce, sağlık çalışanına 5 yılda bir şiddet uygulama hakkı varmış algısı oluşturuyor. Bu çıkan yasa bunun önüne geçebilecek mi?
– Hapis cezasının ertelenmesi hükümlerinin sağlıkta şiddet durumunda uygulanmayacak olması önemli ama eksik bir karar olarak kaldı. Çünkü uygulamada TCK 51 hapis cezasının ertelenmesinden ziyade, CMK 231 hükmün açıklamasının geri bırakılmasına karar verilmektedir. Yani tek başına hapis cezasının ertelenmesinin sağlıkta şiddet durumunda uygulanmayacak olması uygulamada hiçbir işe yaramayacaktır.
Sağlıkta Şiddetin Önlenmesine Yönelik Kanun Nasıl Olmalıdır?
Hekim olarak aldığımız eğitimde sorunların çözümünü önem sırasına göre belirleyip adım adım çözeriz. Bu sorunu da bu şekilde ele almak gerekir. Sağlıkta şiddetin artma sebeplerini tespit etmekle başlamak gerekir. Toplumsal şiddetin arttığı bir gerçek ama sağlıkta şiddet tamamen farklı bir konudur. Çünkü sağlık çalışanına uygulanan şiddet ya işlerini kısa ve yasal olmayan yoldan çözmek isteyenlere engel olunduğu için ya da kendisine-yakınlarına zarar vermek isteyen kişilerin bu isteklerine karşı durulduğu için uygulanıyor. Birçok hekim antibiyotiği gerekmedikçe yazmadığı, uygunsuz rapor düzenlemediği, taşkınlık yapıp bağırarak öncelik elde etmeye çalışanlara fırsat vermediği için şiddete maruz kalıyor. Bu şekilde şiddeti hak olarak görenler ahlak ve vicdan gibi manevi değerleri zaten umursamadıkları gibi ceza almayacaklarını da bildiklerinden onları durduracak bir şey kalmıyor.
Cezaların caydırıcı olmasının iki yolu var.
1-Verilen cezanın uygulanması ve bu yaptırımdan kurtulmanın mümkün olmadığının herkes tarafından bilinmesi. Bunu örnekle açıklamak gerekirse; hakaretten dolayı 6 ay hapis cezası alan birinin cezasının hükmün açıklamasının geriye bırakılması yoluyla ertelenmesi toplumda bu kişinin gayet rahat bir şekilde elini kolunu sallayarak gezdiği intibası uyandırıyor ve cezanın caydırıcılığı kalmıyor. Sağlık çalışanına şiddet uygulayanlar hakkında hapis cezasının ertelenmesinin kaldırıldığı gibi hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasının da kaldırılması bu sorunu çözer.
2-Sağlıkta şiddet düzenlemesinin 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek maddesine ek yaparak değil ilgili TCK ya da CMK ya alt sınırı 2 yıl olacak şekilde maddeler eklenerek yapılabilir. Bunun örneğini TCK 265-(2) ‘‘Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi hâlinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’ Şeklinde görmekteyiz ve aynı maddeye ‘sağlık çalışanları’ ibaresi eklenmesi yeterlidir.
Hekimlik, kişileri hastalıklardan kurtarmak ve sağlıklı kalabilmelerini sağlamanın yanı sıra yetkisi ve sorumluluğu çok olan, birçok konuda karar verilmesi beklenen ve bu kararları verirken baskı altında olmaması gereken bir meslektir. Bu mesleğin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini sağlamak için yapılması gereken ilk husus şiddet kaygısının ve şiddet düşüncesinin ortadan kaldırılmasıdır.
Bu haliyle yapılan yasal düzenlemenin ne derece etkisiz ve yetersiz kaldığı ise aşikardır. Araya sıkıştırılmak suretiyle alelacele yapılan bu düzenleme maalesef güdük kalmıştır ve bu haliyle işlevsel olması beklenemez , iddia bile edilemez . Şiddeti uygulayan kişinin alacağı sağlık hizmeti bile yasal olarak düzenlenirken biz hekimlerin bu derece sahipsiz bırakılması hukukun üstünlüğü ve her kişiye aynı oranda adalet kavramı ile açıklanamamaktadır.
Şuahed yönetim kurulu olarak sağlıkta etkin GERÇEK şiddet yasası çıkartılana kadar biz tüm platformlarda konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna ve meslektaşlarımıza ifade etmek isteriz.